-
1 hayvan yemi
-
2 hayvan ürünleri için alınan vergi
mizd -
3 kış için saklanan hayvan yiyeceği
deyz -
4 kesmek
1. أوقف [أَوْقَفَ]Anlamı: akımı durdurmak2. جرح [جَرَحَ]Anlamı: kesici bir araçla yaralamak3. ذبح [ذَبَّحَ]4. ذبح [ذَبَحَ]5. ذكا [ذَكَا]6. ذكى [ذَكَّى]7. شطر [شَطَرَ]Anlamı: bıçak, makas gibi bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak8. شطر [شَطَّرَ]Anlamı: bıçak, makas gibi bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak9. قتل [قَتَّلَ]10. قسم [قَسَّمَ]Anlamı: bıçak, makas gibi bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak11. قسم [قَسَمَ]Anlamı: bıçak, makas gibi bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak12. قطع [قَطَعَ]Anlamı: bıçak, makas gibi bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak13. نحر [نَحَرَ]14. عقر [عَقَرَ] -
5 zayıf
1. خريع [خَرِيع]2. ضامر [ضامِر]3. ضامر [ضامِر]Anlamı: (insan, hayvan için) eti, yağı az olan, cılız4. ضاو [ضاوٍ]5. ضاو [ضاوٍ]Anlamı: (insan, hayvan için) eti, yağı az olan, cılız6. ضعيف [ضَعِيف]7. ضمر [ضَمْر]8. ضمر [ضَمْر]Anlamı: (insan, hayvan için) eti, yağı az olan, cılız9. عاجز [عَاجِز]10. عجيف [عَجِيف]11. عجيف [عَجِيف]Anlamı: (insan, hayvan için) eti, yağı az olan, cılız12. كليل [كَلِيل]13. مستضعف [مُسْتَضْعَف]14. معروق [مَعْرُوق]15. معروق [مَعْرُوق]Anlamı: (insan, hayvan için) eti, yağı az olan, cılız16. ممنون [مَمْنُون]17. مهزول [مَهْزُول]18. ناحل [ناحِل]19. نحيف [نَحِيف]20. نحيف [نَحِيف]Anlamı: (insan, hayvan için) eti, yağı az olan, cılız21. نحيل [نَحِيل]22. هبيط [هَبِيط]23. هزيل [هَزِيل]24. واهن [واهِن] -
6 kısır
1. أجدب [أَجْدَب]Anlamı: (toprak için) ürün vermeyen2. جاف [جافّ]Anlamı: (toprak için) ürün vermeyen3. جدب [جَدْب]Anlamı: (toprak için) ürün vermeyen4. جديب [جَدِيب]Anlamı: (toprak için) ürün vermeyen5. جرداء [جَرْداء]Anlamı: (toprak için) ürün vermeyen6. عاقر [عاقِر]7. قاحل [قاحِل]Anlamı: (toprak için) ürün vermeyen8. قحل [قَحْل]Anlamı: (toprak için) ürün vermeyen9. ماحل [ماحِل]Anlamı: (toprak için) ürün vermeyen10. ممحل [مُمْحِل]Anlamı: (toprak için) ürün vermeyen11. عقر [عُقْر]12. عقيم [عَقِيم] -
7 عقر
Iعَقَرَ1. ısırmakAnlamı: dişleri arasına alıp sıkmak2. kesmek3. boğazlamakAnlamı: boğazından keserek öldürmek4. dalamakAnlamı: (köpek, kurt gibi ısırıcı hayvanlar için) dişlemek, ısırmakIIعُقْر1. kısır2. verimsizlikAnlamı: verimsiz olma durumu3. kısırlıkAnlamı: kısır olma durumu -
8 ذبح
Iذَبَّحَ1. kesmek2. bıçaklamakAnlamı: bıçakla kesmek3. boğazlamakAnlamı: boğazından keserek öldürmekIIذَبَحَ1. kesmek2. boğazlamakAnlamı: boğazından keserek öldürmek3. bıçaklamakAnlamı: bıçakla kesmek -
9 gebe
1) ( insan için) schwanger\gebe bırakmak schwängern\gebe kalmak schwanger werden2) ( hayvan için) trächtig\gebe kalmak trächtig werden -
10 gebelik
-
11 otlamak
-
12 otlanmak
-
13 gebe
-
14 dele- ...
dişi (hayvan için) -
15 man-
dişi (hayvan için) -
16 marî
dişi keklik--------dişi (hayvan için) -
17 tasma
περιλαίμιο, (hayvan icin) λαιμαριά -
18 παχυντικός
sismanlatıcı, semirtici (hayvan için) -
19 ağız
\ağız ağıza konuşmak unter vier Augen sprechenağzı kulaklarına varmak ( fam) von einem Ohr zum anderen strahlenağzından çıkmak ( söz) entfahrenağzından kaçırmak ausplaudern, sich verplappernağzını tutmak den Mund halten; ( sır vermemek) dichthaltenbirinin ağzını aramak [o yoklamak] jdn aushorchenbirinin ağzını burnunu dağıtmak jdm die Fresse polierenbirinin ağzını sulandırmak ( fam) jdm den Mund wässrig machenbirinin ağzını tıkamak ( fam) jdm das Maul stopfen\ağızlara sakız oldu sein Name war in aller Mundeelden ağıza yaşamak von der Hand in den Mund lebenilk \ağızda paranın yarısını ödedi beim ersten Mal zahlte er die Hälfte des Geldesuçurumun ağzında am Rande des Abgrundes -
20 çil
См. также в других словарях:
targıl — (attan ba;ka her hayvan için) alaca I, 15, 482 § targ ıl yılkı; alaca hayvan I, 482 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
çur çur — hayvan sagılırken sütün kapta çıkardığı ses, I, 485bkz: çür çür § tewl emgi çur çur; hayvan sağılırken sütün kapta çıkardığı ses (deve için), I, 485 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
mayak — hayvan gübresi (en çok deve için) III, 167, 168 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
talguç — hayvan sırtına yükletilen yükü sıkştirmak için kullanılan agaç, I, 453 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
TAVLA — Hayvan bağlanan ahır. (San at Ansiklopedisinde Tavla maddesi: Hayvanların tavlanması yani istirahat edip çalışacak kıvama gelmesi, kuvvet ve tâkat kazanması için beslendiği yer. şeklinde tarif edilmiştir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yırtıcı — sf. 1) Beslenmek için başka hayvanları parçalayarak yiyen (hayvan) 2) mec. Kan dökmekten, insan öldürmekten zevk alan (kimse) Uzun bir müddet insanın yırtıcı hayvanat cinsinden bir mahluk olduğunu ispat için binbir dereden su getirdi. Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
KILAVUZ — Yol gösteren, rehber. * Vapurlara yol gösteren. * Bazı hayvan katarlarının önüne düşüp, onları sevkeden hayvan. * Eskiden evlenme işlerine vasıtalık eden kadınlar. * Düşman hakkında mâlumât edinmek için ordu hizmetinde kullanılan kişiler. *… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
böbür — is., hay. b., Far. bebr 1) Memelilerden, sıcak ülkelerde yaşayan, derisi benekli, yırtıcı hayvan (Hyrax syriensis) 2) mec. Böbürlenme, kibir Evet ağzı ile değilse de sakalı ile böyle der, kendine için için böyle bir üstünlük böbürü yaratırdı. H.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
domuz — is., hay. b. 1) Çift parmaklılardan, eti ve yağı için beslenen evcil hayvan (Susacrofa domestica) 2) hlk. Hain, aksi, ters, inatçı kimse Domuzun malı için can tüketmeye mi geldik dünyaya? R. H. Karay Birleşik Sözler domuz arabası domuzayağı domuz … Çağatay Osmanlı Sözlük
efsanevi — sf., Far. efsānevī Efsanelerde geçen, kendisi için efsaneler düzülen veya efsaneyi andırır nitelikte olan (kimse, hayvan, yer), menkıbevi O günün benim için en büyük nimeti o efsanevi başı yakından görmem olmuştur. A. Haşim … Çağatay Osmanlı Sözlük
etlik — is., ği, hlk. 1) Kış için etinden kıyma, kavurma, pastırma ve sucuk yapılan semiz hayvan 2) Buzdolabında et koymak için ayrılmış yer … Çağatay Osmanlı Sözlük